SCÜ’den Dünya Literatürüne Yeni bir Teknik
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gülbahtiyar Demirel ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü doktora öğrencisi Öğr. Gör. Dr. Özlem Akgün’ün doktora tez projesi olarak gerçekleştirdikleri çalışmada doğumda yeni bir ıkınma tekniği ortaya koyuldu.
Literatürde doğum eyleminin ikinci evresinde kullanılan ıkınma teknikleri spontan ıkınma (açık glotis-nefes vererek) ve valsalva tipi ıkınma (kapalı glotis-nefes tutarak) şeklindedir. Günümüzde doğum eyleminin ikinci evresinde spontan ıkınma tipinin kullanımı yaygınlık kazanmaya başlamış olsa da valsalva tipi ıkınma, Türkiye dahil birçok ülkede daha yaygın kullanılmaktadır. Direktifler ile uygulanan valsalva tipi ıkınmada, gebeler kontraksiyonlarla birlikte nefes tutarak güçlü ve dayanabildikleri kadar uzun ıkınmaları yönünde teşvik edilir ve her kontraksiyon sırasında 3-4 kez tekrarlanan kapalı glotis ile sonuçlanır. Kontraksiyon başladığında iki kez burundan nefes alıp ağzından nefes veren kadın 3. kez burundan nefes alıp aldığı nefesi tutarak ve ses çıkarmayarak ağzı kapalı olabildiğince kuvvetli ve uzun (10-15 saniye) ıkınmaktadır. Spontan ıkınma (açık glottis-nefes vererek) tekniğinde ise kadınlar, kontraksiyon süresince ortalama 3-5 kez ve 5 saniye süreyle dudaklarını büzerek çorbaya üfler gibi nefes vererek ıkınır ve nefes verirken, ıkınırken ses çıkarabilir.
Konu ile açıklama yapan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gülbahtiyar Demirel, “Günümüzdeki mevcut ıkınma tekniklerinin (valsalva tipi, spontan ıkınma) anne ve bebek sağlığı üzerine çeşitli olumsuz etkileri söz konusudur. Kadınların ıkınma şekli maternal ve fetal sağlığı, doğum süresini ve perineal travma durumunu vb. etkileyebilmektedir. Yapılan çalışmalarda; valsalva tipi ıkınmanın spontan ıkınmaya göre doğum eyleminin ikinci evresini 7-18 dk. kısalttığı, fetal hipoksi ve asidoz oranını yükselttiği, fetüste asit baz dengesini bozduğu, buna karşın spontan ıkınmanın valsalva tipi ıkınmaya göre anne ve fetüsün iyilik durumunu, annenin doğum memnuniyetini, yenidoğanın 1. ve 5. dakika Apgar skorlarını yükselttiği, intakt perine oranını artırdığı, epizyotomi oranını ve maternal anksiyete düzeyini azalttığı, umblikal kord pH, PaO2 seviyelerini iyileştirdiği belirtilmiştir.” dedi.
“Kadınların kendilerini doğumdan sorumlu hissettikleri, annede ve fetüste meydana gelebilecek zarar ve travmayı önleyebilen ıkınma tekniğini kullanmaları önemlidir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (2018) ve Ina May Gaskin (2013) ıkınmada “doğal” kavramının önemini vurgulamaktadırlar. Her iki ıkınma tekniğinin de bazı gitmezliklerine karşın Ina May Gaskin’in (2013) “Sfinkter Yasası”; serviksin en iyi şekilde açılmasını sağlamak için ağzı açma, kahkaha, derin nefes alma, ılık su banyoları ve gereksiz vajinal muayenelerden kaçınmaya odaklanmıştır.” diyen Doç. Dr. Gülbahtiyar Demirel, “Doğum eylemi sırasında ağzı açmak ve nefes almak serviksin gevşemesini sağlayan doğal yöntemlerdendir. Ağzı sıkıca kapalı tutmak, doğum yolunun açılmasını zorlaştıracaktır. Doğum esnasında rahatlamak için içgüdüsel olarak alınan derin bir nefesle birlikle içgüdüsel olarak çıkarılan boğazı açan ve titreten seslerin her zaman doğumu kolaylaştırdığı görülmüştür. Ina May Gaskin'in “Sfinkter Yasası”ndan yola çıktığımız ve yeni bir ıkınma tekniği olarak ortaya koyduğumuz “doğal ıkınma” tipinde kadın kontraksiyonların başladığını fark ettiğinde ağız ve boğazını gevşetip ağzını açar, nefesini ağzından alıp ağzından verir, inleme, mırıldanma, homurtu şeklinde sesler çıkarır.” ifadelerini kullandı.
“Yaptığımız çalışmada doğal ıkınma grubunda diğer ıkınma tiplerine doğum eyleminin 2. evresi daha kısa sürmüş, 3. ve 4. derece perineal laserasyon görülmemiş ve 1. ve 5. dakika apgar skor ortalamaları daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca bu ıkınma grubunda memnuniyet düzeyi ve bu ıkınma tekniğini yeniden uygulamaya yönelik düşünce durumu anlamlı derecede yüksektir.” diyen Doç. Dr. Gülbahtiyar Demirel “Ikınmanın teşvik edilmesinde ve doğumda destek sistemlerinin harekete geçirilmesinde sağlık profesyonellerinin (ebe, hemşire, doktor) vereceği katkılar önemlidir. Sağlık profesyonellerinden özellikle ebeler, doğum ve kadın hastalıkları bilim dalındaki hemşire ve doktorlar kanıta dayalı uygulamalar ışığında doğumun, doğum yapan kişinin kontrolünde olduğu hissini artırarak doğumun pozitif bir deneyim olarak yaşanması ve anne, bebek sağlığını olumlu yönde etkileyen ıkınma teknikleri konusunda yön gösterici olabilmelidirler.” dedi.