“İşim Gücüm Budur Benim”
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı video konferans yöntemiyle düzenlenen, SCÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gülderen Karakuş‘un moderatörlüğünü yaptığı “İşim Gücüm Budur Benim” kitabı üzerine bir söyleşiye katıldı.
Eczacıbaşı söyleşide “İşim Gücüm Budur Benim” kitabı ışığında, “Türkiye’nin ve dünyanın değişimi, bu değişim esnasında ortaya çıkan riskler ve fırsatlar nelerdir? Sosyal sorumluluk kavramını nasıl ele almalıyız? Teknolojinin, Ar-Ge’nin, inovasyonun açtığı yolda yönetim, ekonomi, sürdürülebilirlik, toplum ve kültür-sanat alanlarında ülke olarak hangi konulara öncelik vermeliyiz? Salgının kültür-sanat etkinlikleri üzerine etkileri neler? Gençler geçmişten hangi dersleri çıkarmalı, neleri hedeflemeli, kendilerini nasıl geliştirmeli?” gibi sorulara cevap verdi.
Eczacıbaşı Türkiye’nin sorunlarının olduğunu ama sorunlara artık daha küresel açıdan bakıldığını anlattı. Bu sorunların gelir dağılımındaki eşitsizlik, sürdürülebilirlik, otomasyon, işsizlik, akıllı bilgisayarların getirdiği sorunların küresel sorunlar olduğunu söyleyen Eczacıbaşı, “Sosyal sorumluluk evet önemli ancak iş insanlarının iş dünyasında çeşitli değer eksenleri var. Yani iş yaşamında yönettiğimiz, lider kadrosunda yer aldığımız kurumların hangi alanlarda değer yaratması gerektiğini düşünmek ve dengelemek zorundayız. Sosyal sorumluluk projeleriyle de uğraşacağız ama kurumlarımızın yönetimini, çalışanlarımızı da müşterilerimizi de unutmayacağız. Çevreyi de unutmayacağız, sürdürülebilirlik üzerine kafa yoracağız. Bu dengeleri kurabilmek önemli bir çaba. İşte bende bu çaba içerinde olan iş insanıyım.” dedi.
Eczacıbaşı konuşmasının devamında Ar-Ge ve inovasyona da değinerek, “Ar-Ge konusunda tecrübesizliğimiz ve deneyimsizliğimiz kendisini gösteriyor. Ar-Ge Türkiye’de yeteri kadar gelişmiş değil, patent sayıları çok düşük. Yayın endekslerine baktığımız zaman Türkiye’nin inovasyonda nerde olduğuna baktığımız zaman Türkiye’nin istediğimiz yerde olmadığını görüyoruz. Bütün bunlar geçmiş dönemde rekabetten yoksun olarak gelişmeye çalışmış olan bir endüstrinin bir anda bu etkinlikleri elde edememesi ve bu eksiklikleri kısa sürede giderememesi ilgili konular.” şeklinde konuştu.
“Sürdürebilirlik çağımızın en büyük sorunu” diyen Eczacıbaşı, konuşmasında “İnovasyonun itici gücü sürdürülebilirlik. Önceden rekabetti ama şimdi giderek kurumlar sürdürülebilirliğe hizmet eden ürünler, süreçler geliştirmek için inovasyon yapıyorlar ve bu karşılıklı etkileşimi ortaya çıkarıyor. Sürdürülebilirliğe hizmet edilebilen inovasyon sürdürülebilirliğe hizmet ettiği ölçüde yeni iş olanakları çıkıyor. Yeni ticari imkânlar doğuyor. Teknolojiye bel bağlamak zorundayız ama biliyoruz ki teknoloji tek başına sorunları çözemiyor. Ekonominin ona göre özendirici koşullar yaratması lazım.” cümlelerine yer verdi.
Kültür-sanata yönelik düşüncelerini de paylaşan Eczacıbaşı, kültür-sanatın toplumu iyileştirmeye yönelik en etkin araç olarak gördüğünü belirterek, “ Sanat, kültür insanları birleştiriyor. Kültür alanında birbirimiz anladığımız ölçüde birbirimizi seviyoruz. Burada sanat aracı oluyor. Kültür-sanat desteğe muhtaç sadece Türkiye’de değil her yerde. Sanatçılarımız zor bir dönemden geçiyor, birçok insanımız işsiz kaldı. Her yerde sanat ya kamu tarafından ya sivil toplum örgütleri tarafından ya da her ikisi tarafından desteklememiz gereken bir alan.” dedi.
Eczacıbaşı; “Sağlık alanında büyük bir dönüşümün başlangıcında olduğumuzu düşünüyorum. Şimdi bu ortamda bireylerin de sağlıklarını korumak için gayret içerisinde olduğunu görüyoruz. Böylece endüstrimizde hasta takibinden sağlık takibi şeklinde dönüşmeye başlıyor. En kıymetli dönüşüm ise bireylerin bu konuda kendi takip sorumluluklarını almaya istekli olmaları. Bu amaçla üretilen giyilebilir tıbbî cihazların gelecek yıl iki kat artması ön görülüyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken her koşulda değişmeyecek nokta eczacıların rolü ve önemi. Özellikle eczacılık fakültelerimizin hem öğrencilerimiz hem de eczacılarımız için programlar oluşturmasını ve yaygınlaştırmasını önemli buluyorum. Eczacıların kamu sağlığındaki önemi ilerleyen dönemlerde daha da artacak. Yakın gelecekte ilaçlar belki üç boyutlu yazıcılarla evlerde basılabilecek ve bu hizmeti yazıcılar konusunda yeni hizmetlerle donatılmış eczacılar verecek. Aynı şey giyilebilir sağlık teknolojileri için de geçerli olacak. Eczacı gibi bir servis sağlayıcısı üzerinden bugün olanaklı olmayan ürün ve hizmetler gelecekte kolaylıkla sunulabilecek. Bunu için eczacıların da teknolojik ve dijital dönüşümde, hedef kitleye ürün ve hizmetlerin ulaştırılmasında ve daha pek çok unsurda kendilerini yenilemeleri gerekiyor.”
Eczacıbaşı şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı:
“Hayatta başarı ve mutluluğu hedeflemiş her profesyonelin varlık nedenini keşfetmeye çalışması ve ilerde kendini değer zincirinde nerede, nasıl görmek istediğine bir karar vermesidir. Bir amacı olmasıdır. Amacınızı belirlediğiniz zaman çok kullandığımız deyimle ne istediğini bilen insan oluyoruz ve amaca giden yolları görmeye başlıyoruz.”