Bitkisel Çaylar Bağışıklık Sistemini Güçlendirir

Havaların soğumasıyla birlikte özellikle üst solunum yolu hastalıkları; soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi hastalıkların görülme sıklığı da artmaktadır. Bağışıklık sistemimizin kış hastalıklarına ve tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 salgınına karşı korunabilmesi için bitki çaylarından faydalanmak da oldukça önemlidir. 

 

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Fitoterapi Uzmanı Eczacı Eda Sönmez Gürer, “Bitkiler şifalı özellikleri ile hastalıkların tedavisinde ve hastalıklardan korunmak amacı ile binlerce yıldır kullanılmaktadır. Soğuk kış günleri yaklaşırken tüm dünyayı etkisi altına alan grip salgınına yakalanmamak için öncelikle bağışıklık sistemimizi desteklememiz gerekiyor. Bu noktada bazı bitkisel çaylarla bağışıklık sistemimizi güçlendirebilir ve özellikle kış aylarında havaların soğumasıyla birlikte artan bulaşıcı hastalıklara karşı daha etkin bir koruma sağlayabiliriz. Mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemini güçlendirerek kişiyi hastalıklara karşı dirençli hâle getiren bitki çaylarının başında ıhlamur, kuşburnu, ekinezya, zencefil ve adaçayı gelmektedir. Özellikle ıhlamur ve zencefilin birlikte tüketilmesi antioksidan desteği açısından daha da güçlü etkiye sahip olacaktır. Zencefilin tadını yumuşatmak için ise bu çayın içine bal karıştırılabiliriz. Bitki çayları bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sıra sindirimi kolaylaştırıcı, uyumaya yardımcı, kan şekerini ve tansiyonu düzenleyici etkilere de sahip olabilmektedir.” dedi.

 

Doğru Bitkiyi, Doğru Yerden Temin Edip, Doğru Şekilde Kullanmalıyız

 

Bitki çaylarını tüketirken dikkatli olmamız gerektiğini vurgulayan Öğr. Gör. Gürer, “Bitki çaylarını tüketirken dikkat etmemiz gereken konulardan biri doğru bitkiyi, doğru yerden temin edip, doğru şekilde kullanmamızdır. Herhangi bir bitki çayı hazırlarken bu bitkinin türü, nereden toplandığı, günün hangi saatinde toplandığı, içerisindeki aktif maddelerin farmakope standartlarına uygun olup olmadığı çok önemlidir. Bir örnek vermek gerekirse; yol kenarından veya sanayi bölgelerine yakın yerlerden toplanan bitkilerde kurşun ve civa gibi ağır metallere sıkça rastlanmaktadır. Bu bitkileri kullanan kişilerde ağır metaller etkili dozlara ulaştıklarında, ciddi hastalıklara (tiroit, nörolojik, otizm ve kısırlık gibi) ve hatta ölümlere yol açabilmektedir. Bu sebeple doğru bitki kullanımına özen göstermeliyiz. Bitki-ilaç etkileşimleri de göz ardı etmememiz gereken önemli konulardan bir diğeridir. Örneğin; Yaban mersini kalp – damar, şeker hastalığı ve göz sağlığı için kullanılırken, aynı zamanda kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar da kanama riskini arttırmaktadır. Bir diğer örnek zencefil; iltihabi hastalıklarda, kanser, bulantı-kusma gibi rahatsızlıklarda kullanılırken yine aynı zamanda kullanılan kan sulandırıcı ilaçların da yan etkisini arttırabilmektedir.” şeklinde konuştu.

 


Öğr. Gör. Gürer son olarak, “Kış hastalıklarından korunmanın en etkili ve en sık tercih edilen yöntemlerinden birinin bitki çayları olmasının sebebi; bitkilerin hem doğal hem rahatlatıcı hem de kolay ulaşılabilir olmalarıdır. Antioksidan ve C vitamini deposu olan bu çaylarla birlikte kış aylarını daha sağlıklı geçirmemiz mümkündür. Bitki çaylarını tüketirken dikkat etmeniz gereken noktalardan bir diğeri de çayları gün içinde çok fazla tüketmemektir. Özel karışımlar içeren bu çayların fazla tüketilmesi vücudumuzda çeşitli toksik etkiler yapabilmekte, karaciğer ve böbrekte hasar oluşturabilmektedir. Bitki çayı kullanırken komşu, arkadaş, internet, televizyon kanalı vb. gibi ortamlardan duyduklarımızla değil, mutlaka bu konuda bilgili ve fitoterapi alanında eğitimli doktor ve eczacımıza danışarak kullanmamız gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.