Üniversitemiz 13 Bin Yıllık Buğdayı Toprakla Buluşturdu
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, bölge tarımını destekleme adına 13 bin yıllık antik Kavılca Buğdayı tohumlarını 12 dekar alanda toprakla buluşturdu.
Tüm dünyada genetiği ile oynanmış tohumlarla elde edilen tarım ürünleri tartışılırken Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, ata tohumlarla elde edilecek ürünler alanında önemli bir çalışmaya imza attı.
Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız’ın hedef projelerinden birisi olan ata tohumların yaygınlaştırılarak Türk tarımına destek sağlanması amacı ile Sivas Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Demirbaş çalışma başlattı. Bu kapsamda Üniversite yerleşkesi içerisinde 1200 metrekarelik modern bir sera oluşturuldu. Bu serada ata tohum hububat ve sebzelerin tohum ve fide üretimine başlandı. Ayrıca 12 dekar alana, 13 bin yıldır genetik yapısı bozulmayan Kavılca Buğdayı ekildi. Bu alanda üretilecek buğdaylar ile Kavılca Buğdayı yaygınlaştırılıp çoğaltılacak, tohumlar üreticilere dağıtılacak.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Doç. Dr. Ahmet Demirbaş’ın çalışmalarını yerinde inceleyerek proje hakkında bilgi verdi. Rektör Yıldız yaptığı açıklamada, “Üniversiteler şehirlere örnek çalışmalar yapması gereken kurumlardan biridir. Bu çalışmanın yapıldığı arazi kullanılmayan boş bir araziydi. Burada Sivas Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Bölümü ile bir proje geliştirdik. Burada seralar kurduk. Daha önemlisi 13 bin yıllık kavlıca buğdayı ekimi gerçekleştirdik. Buradaki çalışmalarımızın bilimsel olarak örnek alınmasını amaçlıyoruz. Buradaki çalışmalarımızda daha önce üretimine başladığımız solucan gübresi kullanılacak. Böylece sağlıklı ve doğal bitkiler yetiştireceğiz. Şehrimize de örnek olacağız. Sera Sivas’ta çok kullanılan bir yöntem değildi. Biz burada bunun örneklerini geliştireceğiz” dedi.
13 bin yıllık buğday soğuk iklimlere karşı mukavemeti ile bilinen Kavılca Buğdayı’nın kalın ve katmanlı kabuğu nedeniyle 13 bin yıldır değişime uğramadan günümüze kadar genetik yapısını koruduğu düşünülüyor. Gluten oranının düşüklüğü ile bilinen bu buğday türünün sağlıklı olduğu gibi normal buğdaylara göre; vitamin, mineral, protein ve yağ asitleri açısından 1,5 kat daha zengin olduğu biliniyor.