Doç. Dr. Dilci’den Ailelere Karne Uyarısı

Üniversitemiz Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Dilci, karnenin bir başlangıç ve son olmadığını, başarının tek ölçütü gibi algılanmasının yanlış bir tutum olacağını söyleyerek aileleri uyardı.

2018-2019 eğitim-öğretim yılının sonuna gelinmesi dolayısıyla açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Dilci, karnenin çocuğun hayattaki başarısının tek ve yegâne ölçütü olmadığını, çocukları kaygıya itecek davranışlardan kaçınılmasının önemine ve ebeveynlerin çocuğu rencide edecek herhangi bir tutum içerisine girmemeleri gerektiğini hatırlattı. 

‘Karne Yargı Aracı Olmamalı’

Çocuğu başka bir çocukla kıyaslamanın baskı oluşturacağını ve bu tür davranışın ruhsal çöküntüye neden olacağını anlatan Dilci, “Karne, bir başka çocuğun başarısıyla irdelenecek veya değerlendirilecek bir yargı aracı asla olmamalı. Bu anlamda velilerimize önerilerimiz, yaz tatili sürecinde karneyi bir kenara koyarak çocuğu gerçek hayatla tanıştırmak gerekir. Ev içerisinde rol model olarak ailelerin çocuklara karşı tutumlarında, söylemlerinde, eylemlerinde dikkatli davranmaları ve basit sorumluluk örnekleri vermeleri gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“Bazı ailelerimiz eğitim-öğretim döneminde başaramadıkları duygusuyla çocuğu yeni bir yarış sürecine itmekte ve kamplara, özel programlara yönlendirmektedirler.” diyen Dilci, “Formallenmiş veya disipline edilmiş davranışlar yerine çocuğun daha özgür olabileceği yönlendirmelerde fayda var. Sosyal ihtiyacın karşılanması bağlamında başka aileler ziyarete önem vermeliler. Çocukların başka çocuklarla yüz yüze iletişim kurmalarına ve oyun oynamalarına fırsat vermeliler.” diye ekledi.

Yaz tatilinde çocukların kitap okumalarına fırsat tanınması gerektiğinin altını çizen Dilci, kitabın çocuğun duygu, durum ve hayal dünyasına katkı sağlayacağını söyledi.

‘Çocukları Dijital Nesnelere Emanet Etmeyelim’

Dijitalleşen dünyada ailelerin ve çocukların konumuna dikkat çeken Dilci, “Çocukları asla ve asla dijital nesnelere emanet etmeyelim ve onların tekeline bırakmayalım. Dijitalleşme sıkıntılı bir süreç ve onların kişilik gelişimine, karakter gelişimine ve düşünsel yazılıma etki eden faktördür. Çocuğun yaratıcılık duygusunu ortadan kaldırıp beraberinde fiziksel ve kas istemini de olumsuz etkilemektedir. Hareketsiz ve hipotekleşmiş bir hayat ile beraber gerçek kimliği ve gerçek bilişsel kişiliğinden uzaklaştırmaktadır. Bunun yerine daha doğal, insancıl, kucaklayıcı ve geleneksel kültürel kodlarımızdaki oyunlarla çocukları buluşturmak zorundayız.” diye konuştu.