Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Konferansı

Proje Koordinasyon Uygulama Araştırma Merkezi – Proje Destek Ofisi, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi: Geçmişten Geleceğe adlı konferans düzenledi.

Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Tıp Fakültesi Dâhilîi Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Elaldı, KKKA (Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi) Hastalığı virüsü taşıyıcısı olan kenelere karşı korunma tedbirleri ve hastalık belirtileri hakkında katılımcılara bilgiler verildi 

Prof. Dr. Nazif Elaldı,  “Uzun yıllardan beri esasında bizi uğraştıran bir hastalık Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı. 1999 yılından itibaren bu vakaları görmeye başlamıştım. Daha sonra bu hastalık teşhis edildi. Bundan sonra da uzun süreler herhâlde bizi ve dünyayı meşgul edecek gibi duruyor. Aslında Kırım- Kongo Ateşi bir viral kanama ateşidir. Daha doğrusu viral hemorajik ateşidir. Bu viral hemoroit ateşin ortak özelliği ateşle seyretmeleridir. Yani 38 derecenin üzerinde ateş olması ile birlikte kanamanın olması. Bu kanamalar herhangi bir yerde olabilir, ağızdan kanamalar, deriden kanamalar olabilir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalarının yaklaşık yüzde 15-20’sinde bu kanamalar var, yüzde 80’ininde kanama görülmüyor.” dedi.

Prof. Dr. Nazif Elaldı, “Virüs ne zaman keşfedilmiş? Resmi kayıtlardaki ilk salgın 2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Kırım’da olduğunu görüyoruz. Niye 1944-45 yıllarında Batı Kırım’da tespit edilmiştir, çünkü yoğun bir savaş yaşanıyor. Yemeye, içmeye ihtiyaç var. Bu bölgede atıl bulunan tarım alanları var. Esasında tarım dışı kullanılıyor. Gıda ihtiyacı olduğu zaman Sovyetler Birliği bu bölgeye tarım açıyor ve bu bölgeye sivillerle birlikte asker de gönderiyor. O yıllarda bölgede zaten kenelerin de virüsün de olduğunu görüyoruz. 200’den fazla kişinin enfekte olduğunu, hasta olduğunu Sovyetler Birliği’nin resmî kayıtlarından anlıyoruz. Bu hastalığa da Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiş.” diye ifade etti. 

Prof. Dr. Nazif Elaldı, “Kimler risk grubunda; Endemik bölgede yaşayan/ ziyaretçiler, çiftçiler, hayvancılık yapanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, veteriner hekimler, sağlık personeli, laboratuvar çalışanları ve hasta yakınlarıdır. Türkiye’de ilk defa 2002’de rahatsız olmaya başladık. 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi tedavisi çetrefilli olduğunu belirten Prof. Dr. Nazif Elaldı, “Özgür tedavisi bugün yok. Esas tedavi, destek tedavisi, ribavirin tedavisi, bağışık serum tedavisi, gelecekte tedavi? Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden nasıl korunalım? Sağlık kuruluşlarında korunma, kırsal kesimde korunma, özgül korunma, ilaç profilaksisi, aşı (Vaksinoprofilaksi) korunmalardır. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin geleceği ise; Dünya Sağlık Örgütü’nün acil önlem alınması gereken hastalıklar listesinde. Ülkemizde daha uzun seneler süreceğe benziyor, Avrupa, hastalığın kendi ülkelerine yayılmasından korkuyor.” diye ifade etti. 

Programın sonunda Prof. Dr. Nazif Elaldı’ya, Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak tarafından teşekkür belgesi verildi.