Batının Kronikleşen Hastalığı; İslamofobi
Yabancı Diller Yüksekokulumuz “Batının Kronikleşen Hastalığı; İslamofobi” adlı konferans düzenledi.
Kültür Merkezi Kadı Burhaneddin Salonu’nda gerçekleşen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı.
Programa Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ünal Kılıç, öğretim elemanları, öğrenciler ile çok sayıda davetli katıldı.
Programın açış konuşmasını yapan Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bekir Zengin, “İslamofobi’nin temelinde gördüğüm Avrupa’nın ruhuna sinmiş olan ötekileştirmenin kaynağını kısaca göstermek istiyorum. Bilindiği gibi Avrupa’da yaşananlar ve bizle başlayan aydınlanma felsefesinin temelinde akıl yatmaktadır. Akıl aslında insanı özgürleştirici bir yönüyle ön plana çıkarılırken diğer taraftan yan etkileri gözden kaçmaktadır. Akıl dediğimiz sistem; kıyaslama üzerine, sınıflandırma, çıkartma ve tümdengelim yöntemleriyle çalışır. Kıyaslama ve sınıflandırma dediğimiz zaman kendiliğinden bir hiyerarşi ortaya çıkıyor.” dedi.
1980’li yılların ikinci yarısından sonra Avrupa’da çok kültürlü, kültürler arası ilişkiler kavramı çok gündeme gelmeye başladığını belirten Doç. Dr. Zengin, “Avrupa’da olumlu bir hâl esmekteyken, 11 Eylül’den sonra bakıyoruz, bunun tam tersine dönüyor. 11 Eylül’den sonra, ırklar arasındaki ve inançlar arasındaki farklar daha çok belirginleşmiş ve ötekileştirme uçsuz bucaksız bir şeye yayılmıştır. Günümüzde televizyonlarda istatistiksel olarak baktığımızda gün başı neredeyse 3 kundaklama olayı yaşanmaktadır. Bu azımsanmayacak çok büyük bir sayı.” dedi.
Programa konuşmacı olarak katılan Avrupa Birliği Parlamentosu Dış İlişkiler Koordinatörü COJEP (Uluslararası Adalet Eşitlik ve Barış Konseyi) ve Unesco AP Temsilcisi İfakat Yuna, “Avrupa’daki yükselen İslamofobi sizin için biraz değişik gelebilir; ama biz her gün bunu yaşıyoruz. İslamofobi nedir? İslam korkusu. İslamofobi’yi ikiye bölelim, fobidir diyelim; ama bundan daha çok ötesi nefret. Bizim dinimize ve geldiğimiz ülkeye karşı nefret oluştu. Bu Avrupa’da yaygınlaşan çok değişik bir sorun olmaya başladı. Bu sorunu nasıl aşabiliriz? Bilemiyoruz. Hep beraber tabii ki. Bizim de burada büyük bir vazifemiz var! Türkiye olarak ta değişik bir imaj vermemiz gerekiyor. Biz bunlara tehdit değiliz. İslamofobinin karşılığı nedir? İslamofobinin tarihine erişmemiz gerekiyor. Bu Haçlı Seferleriyle başlayan bir sorundur.” diye ifade etti.
Yazar COJEP International Başkanı Ali Gedikoğlu, “Avrupa’da yaşayan Türkler, Türkiye’nin en ufak sorununda sokaklara çıkıyor, demokratik eylemler, tavırlar ortaya koyuyorlar. Türkiye’nin uzaklardaki haklarını, çıkarlarını korumakla ilgili çok ciddi bir mücadele veriyorlar. Bizler 1998 yılından itibaren müstakil bir yapılanmaya geçtik. Enternasyonal bir projedir. Yani adalet için barış ve eşitlik konseyini kurduk. Bu konseyi kurarken de ilk defa kendi mahallemizden çıktık. Camilerimizi önemsiyoruz. Sosyal, siyasal hayatı nasıl etkileyebiliriz. Bunun içinde nasıl yoğun bir mücadelenin içerisine girdik.” diye konuştu.
Daha sonra konuşan Irkçılık ve İslamofobi İzleme Komitesi Türkiye Temsilcisi Tuncay Çakmak, “İslamofobi kelimesi Avrupa’da ve Müslümanlar arasında tartışılan bir terimdir; çünkü Müslümanların Avrupa’da karşılaştığı sorunlar İslamofobi teriminin içine sığmıyor. Nefret, saldırı, ırkçılık var. Sadece korku değil. Neden İslamofobi kelimesi seçiliyor özellikle. Ben sadece Müslümanlardan korkuyorum veya İslam Dini’nden korkuyorum diyerek kendini ifade özgürlüğünün arkasında buluyor bu insanlar.” diye konuştu.
Program sonunda, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ünal Kılıç, katılımcılara teşekkür belgesi verdi.