Dünya MS Günü
Üniversitemiz Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhanettin Çiğdem, Dünya MS Günü sebebiyle açıklamalarda bulundu.
MS ve Dünya MS Günü ile ilgili bilgi vererek sözlerine başlayan Doç. Dr. Çiğdem, “Multiple Skleroz (MS), beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sisteminin etkilenmesi ile ortaya çıkan genellikle 20-40 yaş arasında başlayan kadınlarda daha sık görülen nörolojik bir hastalıktır. MS’i daha geniş kitlelere duyurmak ve farkındalığını artırmak için Uluslararası MS Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütünün ortak kararları ile her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü, ''Dünya MS Günü'' olarak ilan edilmiştir.” dedi.
Hastalığın kökeni hakkında konuşan Çiğdem, “MS’in sebepleri tam olarak bilinmemek ile birlikte, vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucunda ortaya çıkan otoimmun bir hastalık olduğu düşünülmektedir. MS’de hastalık süreci, daha çok beyin ve omurilikteki sinir liflerini koruyan ve örten madde olan miyeline zarar verir. Miyelin zarar gördüğünde ise, sinirler boyunca iletilen mesajlar yavaşlayabilir ve/veya engellenebilir. MS hastalığının ortaya çıkmasında genetik yatkınlık, enfeksiyonlar, D vitamini düşüklüğü, sigara gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir.” dedi.
MS belirtilerinden bahseden Doç. Dr. Çiğdem, “MS belirtileri merkezi sinir sisteminde hangi bölgenin etkilendiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. MS hastaları bir ya da daha fazla uzuvda uyuşma veya güçsüzlük, tek bir gözde ortaya çıkan kısmi ya da tam görme kaybı, çift görme veya bulanık görme, koordinasyon eksikliği, düzgün yürüyememe gibi denge sorunları, peltek konuşma, idrarla ilgili sorunlar, yorgunluk ve baş dönmesi gibi belirtilerle hekime başvurabilirler. MS genç erişkinlerde görülür, çoğunlukla alevlenme ve düzelmeler şeklinde klinik seyir gösterir ancak küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyredebilmektedir. MS hastaların ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de ilerleyen dönemlerde bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtiler olup bu durum 5 ile 10 gün süreyle uyguladığımız tedavilerle kontrol altına alınabilmektedir.” dedi.
Hastalığın tanı ve tedavisinde uygulanan yöntemlere değinen Çiğdem, “Dünya’da uygulanan hemen hemen tüm tedavi seçenekleri ülkemizde de bulunmaktadır. Hastanın ve hastalığın özelliklerine göre enjeksiyon tedavileri, ağızdan haplar ve serum şeklinde uygulanan tedaviler ile artık hastalık aktivitesi çok iyi bir şekilde azaltılmakta ve oluşması muhtemel özürlülüğün önüne geçilebilmektedir. Özür kalmış hastalarda bu durumu geri getirecek tedavilerde şu an için ne yazık ki eksiklikler vardır. Hastaların tedavilerini düzenli olarak kullanmaları ve belirli aralıklarla kontrollere gelmeleri özürlülük gelişimini önlemede oldukça önemlidir.” dedi.
Hastalığın tedavisinde ilaçlar dışında aile bireylerinden gelen desteğin, hastanın iş hayatına devam etmesinin ya da bir uğraşının olmasının öneminden bahseden Doç. Dr. Çiğdem, “Hastalar beslenmelerine dikkat etmeli, balık ve deniz ürünleri, salata, sebze ve meyve tüketilmelidirler. D vitamini düzeyinin MS hastalığında önemli olduğunu, hastanın diyet dışında uygun zamanlarda güneşlenmesinin yararlı olacağı unutulmamalıdır. Ancak MS hastalığında, kaplıca, termal sular ve sauna gibi sıcak ortamlar hastalık belirtilerinde artışa yol açabileceği için önerilmemektedir. Sigara kullanımın bırakılması hastalığın seyri üzerine ve tedaviye yanıt açısından önemlidir.” şeklinde konuştu.
Çiğdem sözlerine “MS bilimsel çalışmalar ışığında giderek daha çok çözebildiğimiz, yeni ve etkin tedaviler ile tedavi seçeneklerinin arttığı, hasta ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir işbirliği gerektiren, sosyal, ailesel ve toplumsal desteğin önemli olduğu bir hastalıktır.” diyerek son verdi.