Kopuzdan Saza Türk Âşıklık Geleneği Konferansı

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Lehçeleri Araştırma Geliştirme Kulübü tarafından Kopuzdan Saza Türk Âşıklık Geleneği konferansı düzenlendi.

 

Üniversitemiz Kültür Merkezi Kadı Burhaneddin Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Rektörümüzün eşi Emine Yıldız, Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölümü Oğuz Lehçeleri Anabilim Dalı Başkanı H. İbrahim Delice, kulüp danışman hocası Dr. Öğr. Üyesi Onur Balcı, konuşmacı Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuzhan Aydın, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

Programın açış konuşmasını yapan kulüp danışman hocası Dr. Öğr. Üyesi Balcı, “Âşıklık geleneği milletimizin tarih sahnesine çıktığı ilk andan bugüne kadar gelmiş olan geleneklerimizden biridir. Tasavvuftan aşka, gurbet acısından evlat acısına, vatandan bayrağa kadar pek çok konu bu geleneği sürdürenler tarafından konu edinilmiştir. Toroslarda Dadaloğlu, Erzurum’da Emrah, gönül gözüyle gören Veysel ve hepsinin üstünde Ulu Ozan, Oğuzların Bilgini Dede Korkut bu geleneğin temsilcileridir. Milletimiz tarih boyunca ozanlarımızın ve ezanlarımızın susmaması için çaba göstermiştir. Ancak bugün Doğu Türkistan’da ozanlarımız da, ezanlarımız da susturuluyor. Her zaman Türklüğe ve İslamiyet’e düşman olan zihniyet bugün Doğu Türkistan’da bilinçli bir soykırım uyguluyor. Biz de bugünkü programımızı Doğu Türkistan’a ve Doğu Türkistan’ın ulu ozanlarına armağan ediyoruz.” dedi.

 

Dr. Öğr. Üyesi Balcı’nın konuşmasının ardından konferansa geçildi.

 

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuzhan Aydın Sivas’ın önemli şahsiyetleri arasında yer alan İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak, Âşık Veysel, Kul Himmet ve Pir Sultan Abdal’a değinerek konuşmasına başlarken, ayrıca Sivas’ın Selçukluların ve Danişmentlilerin önemli merkezlerinden biri olduğunu hatırlattı.

 

Doç. Dr. Aydın, “Kurucu atamız, Anadolu ve Balkanların Türkleşmesini ve Müslümanlaşmasını sağlayan Ahmet Yesevi Hazretleri de bir ozandır. Divan-ı Hikmet’in girişinde bakın neler söylüyor: Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip/Talep edenlere inci cevher saçtım ben. Allahtan yardım istiyorlar ve günahtan kaçınmak için girizgâh yapıyorlar. Daha sonra Peygamber Efendimize salavat getiriyorlar.” dedi.

 

Âşıkların yüksekokul eğitimi alanlarının olduğunu, genelde ise ümmi veya en fazla ilkokul derecesinde eğitim görmüş kişiler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Aydın âşıklık geleneğinin Türkistan coğrafyasında Dede Korkut’la ve Ahmet Yesevi ile başladığını kaydetti.

 

Doç. Dr. Aydın, “Ahmet Yesevi’nin de kabrinin bulunduğu yer Kazakistan’da Türkistan eyaletindir. Ne ozanlar ne Ahmet Yeseviler orada yetişmişler. Aynı Sivas’ın manevi mihmandarı, alpereni olan Abdülvahap Gazi gibi onlarca alperen yetiştirmiştir. 99 bin alpereni olduğu rivayet edilir. Onları Anadolu ile Balkanlara göndermiştir. Biz âşıkları sadece türkü söyleyen, saz çalan kişiler olarak göremeyiz. Yeri gelmiş imam olmuşlar, modern tıbbın olmadığı dönemlerde halk sağlığıyla ilgilenmişler ve yeri gelmiş kahraman olmuşlar.” diye konuştu.